-
1 baskın yapmak
v. raid, take by surprise, bob up, catch, descend, forage, swoop, swoop down, swoop on -
2 baskın\ yapmak
налета́ть -
3 baskın yapmak
a) to raid, to make a foray b) (polis) to bust, to descend (on/upon sb/sth) c) to descend (on/upon sb/sth), to visit unexpectedly -
4 baskın
baskın Überfall m; Handstreich m; Überrumpelung f; (Polizei)Razzia f;-den baskın çıkmak jemandem überlegen sein;baskın etmek auf frischer Tat ertappen;baskın yapmak einen Überfall durchführen; jemanden überrumpeln;baskına uğramak plötzlich überfallen werden; überrumpelt werden; auf frischer Tat ertappt werden -
5 baskın
1.1) налёт, внеза́пное нападе́ние2) обла́ва, о́быскbaskına upramak — а) подве́ргнуться внеза́пному нападе́нию / налёту; б) быть по́йманным на ме́сте преступле́ния; в) попа́сть в бе́дствие; быть захва́ченным враспло́х гостя́ми
2.baskın yapmak — а) напа́сть, соверши́ть налёт; б) воен. атакова́ть, напа́сть (напр. на врага); в) нагря́нуть, внеза́пно появи́ться ( о нежданных гостях)
превосходя́щий, домини́рующийbaskın çıkmak — превзойти́, затми́ть кого
-
6 baskın
1.Исх. превосходя́щий, домини́рующий2.1) нападе́ние (внезапное), набе́г; ата́каateş baskını yapmak — соверши́ть огнево́й налёт
su baskını — наводне́ние
2) обла́ва; о́быскbaskına uğramak — а) подве́ргнуться внеза́пному нападе́нию (налёту); б) быть захва́ченным враспло́х
□
baskın etmek — накры́ть на ме́сте преступле́ния -
7 baskın
1. unexpected attack, raid. 2. colloq. unexpected visit. 3. /dan/ more powerful (than). 4. overpowering, superior. 5. heavy, oppressive. 6. pressed down. 7. biol. dominant. - çıkmak /dan/ to get the upper hand (over), be superior (to). - gelmek 1. to be heavy. 2. to seem irresistible. -a uğramak 1. to be raided. 2. to be caught red-handed. 3. to be flooded. - vermek to be raided, be caught red-handed. - yapmak /a/ to make a surprise attack (on), swoop down on. -
8 ترکتازی کردن
baskın yapmak -
9 налетать
baskın yapmak* * *I несов.; сов. - налете́ть2) (наскакивать, сталкиваться) birine, bir şeye çarpmak; bir şeye bindirmek (тк. о средствах транспорта)3) ( слетаться) üşüşmek; çöküşmekна мёд налете́ли му́хи — bala sinek üşüştü
на по́ле налете́ло мно́го воро́н — tarlaya çok karga üşüştü / çöküştü
4) ( оседать - о пыли) konmak5) перен., разг. (обрушиваться на кого-л. с обвинениями и т. п.) birine (şiddetle) çatmakII сов.он налета́л ты́сячу часо́в — bin saat uçuş yaptı
-
10 take by surprise
baskın yapmak, gafil avlamak* * *1) (to catch unawares: The news took me by surprise.) hazırlıksız yakalamak2) (to capture (a fort etc) by a sudden, unexpected attack.) gafil avlamak -
11 verfallen
baskın yapmakbasmaksaldırmaksüresi dolmakyozlaşmak -
12 surprise
adj. sürpriz, beklenmedik————————n. sürpriz, baskın, hayret, şaşkınlık————————v. sürpriz yapmak, şaşırtmak, hayret ettirmek, oyuna getirmek* * *1. şaşırt (v.) 2. sürpriz (n.)* * *1. noun((the feeling caused by) something sudden or unexpected: His statement caused some surprise; Your letter was a pleasant surprise; There were some nasty surprises waiting for her when she returned; He stared at her in surprise; To my surprise the door was unlocked; ( also adjective) He paid them a surprise visit.) şaşkınlık, sürpriz2. verb1) (to cause to feel surprise: The news surprised me.) şaşırtmak2) (to lead, by means of surprise, into doing something: Her sudden question surprised him into betraying himself.) şaşırtıp bir şey yaptırmak3) (to find, come upon, or attack, without warning: They surprised the enemy from the rear.) gafil avlamak, baskın yapmak•- surprising
- surprisingly
- take by surprise -
13 raid
akin, baskin; polis baskini; akin yapmak, hücum etmek, baskin yapmak, basmak -
14 raid
n. baskın, akın, çapul, hücum, saldırı* * *1. akın et (v.) 2. akın (n.)* * *[reid] 1. noun(a sudden, short and usually unexpected attack: The enemy made a raid on the docks; The police carried out a raid on the gambling den.) baskın, saldırı2. verb1) (to make a raid on: The police raided the gambling club.) baskın yapmak2) (to take things from: I'm hungry - let's raid the fridge.)...- den almak•- raider -
15 forage
n. yem, yiyecek, yiyecek peşinde koşma, baskın, hücum————————v. yiyecek aramak, eşelemek, didiklemek, araştırmak, yağmalamak, baskın yapmak* * *at yemi* * *['fori‹] 1. verb((often with about) to search thoroughly: He foraged about in the cupboard; He foraged for food in the cupboard.) aramak2. noun(food for horses and cattle.) yem, hayvan yemi -
16 swoop
-
17 bust
kirmak, parçalamak; iflas etmek, batmak; iflas ettirmek, batirmak; tutuklamak; basmak, baskin yapmak, büst; (kadin) gögüsler; (kadin) gögüs çevresi ölçüsü; fiyasko; tutuklama; baskin -
18 surprise
sürpriz; saskinlik; baskin; sasirtmak, hayrete düsürmek, saskinliga ugratmak; beklenmedik anda yakalamak, baskin yapmak -
19 врасплох
в соч.заста́ть враспло́х — gafil avlamak; hazırlıksız yakalamak
напа́сть враспло́х — baskın yapmak
-
20 нападать
saldırmak* * *I нап`адатьсов.düşmek; düşe düşe birikmekII напад`атьнесов.; сов. - напа́сть1) saldırmak; basmak; baskın yapmak (совершать внезапный налёт на деревню, помещение и т. п.)2) разг. (о с.-х. вредителях) dadanmak, musallat olmakна де́рево напа́л како́й-то червь — ağaca bir kurt dadandı
напа́сть на след кого-чего-л. — birinin, bir şeyin izini bulmak / yakalamak
4) ( овладевать) kapılmak; almak; sarmakна неё напа́л страх — korkuya kapıldı; onu bir korkudur aldı
5) разг. (обрушиваться с упреками и т. п.) çatmak; saldırmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
baskın yapmak — 1) suç işlendiği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girmek 2) düşmana ansızın saldırmak 3) mec. ansızın konuk gelmek Behçet e bu evin merdiven altındaki bakla gibi odasında baskın yaparlar. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
baskın — is. 1) Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme 2) Kısa süreli, beklenmedik saldırı Bu dört kişi güç bela baskından kurtulup bana sığınmış. R. H. Karay 3) Su basması, sel 4) Ansızın çıkagelme 5) sf. Sertlik, zorluk… … Çağatay Osmanlı Sözlük
basmak — e, ar 1) Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına. C. Külebi 2) Küçük çocuklar ayakta durabilmek 3) Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek Motor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akın etmek — 1) düşman ülkesine saldırmak, baskın yapmak 2) toplu olarak gitmek, üşüşmek Top seslerini duyan halk sahile akın etmeye başlamışlardı. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEYTÛTET — (Beyt. den) Gece kalma, geceleme. * Ayırmak, teferruk. * Gece baskın yapmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
akın — 1. is., ed. Kazak Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad 2. is. 1) Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması Ada yı bir rençper akını doldurmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul … Çağatay Osmanlı Sözlük