Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

baskın yapmak

  • 1 baskın yapmak

    v. raid, take by surprise, bob up, catch, descend, forage, swoop, swoop down, swoop on

    Turkish-English dictionary > baskın yapmak

  • 2 baskın\ yapmak

    налета́ть

    Türkçe-rusça sözlük > baskın\ yapmak

  • 3 baskın yapmak

    a) to raid, to make a foray b) (polis) to bust, to descend (on/upon sb/sth) c) to descend (on/upon sb/sth), to visit unexpectedly

    İngilizce Sözlük Türkçe > baskın yapmak

  • 4 baskın

    baskın Überfall m; Handstreich m; Überrumpelung f; (Polizei)Razzia f;
    -den baskın çıkmak jemandem überlegen sein;
    baskın etmek auf frischer Tat ertappen;
    baskın yapmak einen Überfall durchführen; jemanden überrumpeln;
    baskına uğramak plötzlich überfallen werden; überrumpelt werden; auf frischer Tat ertappt werden

    Türkçe-Almanca sözlük > baskın

  • 5 baskın

    1.
    1) налёт, внеза́пное нападе́ние
    2) обла́ва, о́быск

    baskına upramak — а) подве́ргнуться внеза́пному нападе́нию / налёту; б) быть по́йманным на ме́сте преступле́ния; в) попа́сть в бе́дствие; быть захва́ченным враспло́х гостя́ми

    baskın yapmak — а) напа́сть, соверши́ть налёт; б) воен. атакова́ть, напа́сть (напр. на врага); в) нагря́нуть, внеза́пно появи́ться ( о нежданных гостях)

    2.
    превосходя́щий, домини́рующий

    baskın çıkmak — превзойти́, затми́ть кого

    Türkçe-rusça sözlük > baskın

  • 6 baskın

    1.
    Исх. превосходя́щий, домини́рующий
    2.
    1) нападе́ние (внезапное), набе́г; ата́ка

    ateş baskını yapmak — соверши́ть огнево́й налёт

    su baskını — наводне́ние

    2) обла́ва; о́быск

    baskına uğramak — а) подве́ргнуться внеза́пному нападе́нию (налёту); б) быть захва́ченным враспло́х

    baskın etmek — накры́ть на ме́сте преступле́ния

    Büyük Türk-Rus Sözlük > baskın

  • 7 baskın

    1. unexpected attack, raid. 2. colloq. unexpected visit. 3. /dan/ more powerful (than). 4. overpowering, superior. 5. heavy, oppressive. 6. pressed down. 7. biol. dominant. - çıkmak /dan/ to get the upper hand (over), be superior (to). - gelmek 1. to be heavy. 2. to seem irresistible. -a uğramak 1. to be raided. 2. to be caught red-handed. 3. to be flooded. - vermek to be raided, be caught red-handed. - yapmak /a/ to make a surprise attack (on), swoop down on.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > baskın

  • 8 ترکتازی کردن

    baskın yapmak

    Farsça-Türkçe sözlük > ترکتازی کردن

  • 9 налетать

    baskın yapmak
    * * *
    I несов.; сов. - налете́ть
    1) (нападать, совершать налёт) bir yere baskın yapmak; bir yeri basmak
    2) (наскакивать, сталкиваться) birine, bir şeye çarpmak; bir şeye bindirmek (тк. о средствах транспорта)
    3) ( слетаться) üşüşmek; çöküşmek

    на мёд налете́ли му́хи — bala sinek üşüştü

    на по́ле налете́ло мно́го воро́н — tarlaya çok karga üşüştü / çöküştü

    5) перен., разг. (обрушиваться на кого-л. с обвинениями и т. п.) birine (şiddetle) çatmak
    II сов.

    он налета́л ты́сячу часо́в — bin saat uçuş yaptı

    Русско-турецкий словарь > налетать

  • 10 take by surprise

    baskın yapmak, gafil avlamak
    * * *
    1) (to catch unawares: The news took me by surprise.) hazırlıksız yakalamak
    2) (to capture (a fort etc) by a sudden, unexpected attack.) gafil avlamak

    English-Turkish dictionary > take by surprise

  • 11 verfallen

    baskın yapmak
    basmak
    saldırmak
    süresi dolmak
    yozlaşmak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > verfallen

  • 12 surprise

    adj. sürpriz, beklenmedik
    ————————
    n. sürpriz, baskın, hayret, şaşkınlık
    ————————
    v. sürpriz yapmak, şaşırtmak, hayret ettirmek, oyuna getirmek
    * * *
    1. şaşırt (v.) 2. sürpriz (n.)
    * * *
    1. noun
    ((the feeling caused by) something sudden or unexpected: His statement caused some surprise; Your letter was a pleasant surprise; There were some nasty surprises waiting for her when she returned; He stared at her in surprise; To my surprise the door was unlocked; ( also adjective) He paid them a surprise visit.) şaşkınlık, sürpriz
    2. verb
    1) (to cause to feel surprise: The news surprised me.) şaşırtmak
    2) (to lead, by means of surprise, into doing something: Her sudden question surprised him into betraying himself.) şaşırtıp bir şey yaptırmak
    3) (to find, come upon, or attack, without warning: They surprised the enemy from the rear.) gafil avlamak, baskın yapmak
    - surprising
    - surprisingly
    - take by surprise

    English-Turkish dictionary > surprise

  • 13 raid

    akin, baskin; polis baskini; akin yapmak, hücum etmek, baskin yapmak, basmak

    English to Turkish dictionary > raid

  • 14 raid

    n. baskın, akın, çapul, hücum, saldırı
    * * *
    1. akın et (v.) 2. akın (n.)
    * * *
    [reid] 1. noun
    (a sudden, short and usually unexpected attack: The enemy made a raid on the docks; The police carried out a raid on the gambling den.) baskın, saldırı
    2. verb
    1) (to make a raid on: The police raided the gambling club.) baskın yapmak
    2) (to take things from: I'm hungry - let's raid the fridge.)...- den almak

    English-Turkish dictionary > raid

  • 15 forage

    n. yem, yiyecek, yiyecek peşinde koşma, baskın, hücum
    ————————
    v. yiyecek aramak, eşelemek, didiklemek, araştırmak, yağmalamak, baskın yapmak
    * * *
    at yemi
    * * *
    ['fori‹] 1. verb
    ((often with about) to search thoroughly: He foraged about in the cupboard; He foraged for food in the cupboard.) aramak
    2. noun
    (food for horses and cattle.) yem, hayvan yemi

    English-Turkish dictionary > forage

  • 16 swoop

    n. üstüne çullanma, saldırma, baskın
    ————————
    v. saldırmak (kuş), üstüne çullanmak, baskın yapmak
    * * *
    1. üzerine çullan (v.) 2. üzerine çullanma (n.)
    * * *
    [swu:p] 1. verb
    (to rush or fly downwards: The owl swooped down on its prey.) üstüne çullanmak
    2. noun
    (an act of swooping.) üstüne çullanma

    English-Turkish dictionary > swoop

  • 17 bust

    kirmak, parçalamak; iflas etmek, batmak; iflas ettirmek, batirmak; tutuklamak; basmak, baskin yapmak, büst; (kadin) gögüsler; (kadin) gögüs çevresi ölçüsü; fiyasko; tutuklama; baskin

    English to Turkish dictionary > bust

  • 18 surprise

    sürpriz; saskinlik; baskin; sasirtmak, hayrete düsürmek, saskinliga ugratmak; beklenmedik anda yakalamak, baskin yapmak

    English to Turkish dictionary > surprise

  • 19 врасплох

    в соч.

    заста́ть враспло́х — gafil avlamak; hazırlıksız yakalamak

    напа́сть враспло́х — baskın yapmak

    Русско-турецкий словарь > врасплох

  • 20 нападать

    saldırmak
    * * *
    I нап`адать
    сов.
    düşmek; düşe düşe birikmek
    II напад`ать
    несов.; сов. - напа́сть
    1) saldırmak; basmak; baskın yapmak (совершать внезапный налёт на деревню, помещение и т. п.)
    2) разг. (о с.-х. вредителях) dadanmak, musallat olmak

    на де́рево напа́л како́й-то червь — ağaca bir kurt dadandı

    3) ( встречать) raslamak; bulmak ( находить)

    напа́сть на след кого-чего-л. — birinin, bir şeyin izini bulmak / yakalamak

    4) ( овладевать) kapılmak; almak; sarmak

    на неё напа́л страх — korkuya kapıldı; onu bir korkudur aldı

    5) разг. (обрушиваться с упреками и т. п.) çatmak; saldırmak

    Русско-турецкий словарь > нападать

См. также в других словарях:

  • baskın yapmak — 1) suç işlendiği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girmek 2) düşmana ansızın saldırmak 3) mec. ansızın konuk gelmek Behçet e bu evin merdiven altındaki bakla gibi odasında baskın yaparlar. S. Birsel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baskın — is. 1) Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme 2) Kısa süreli, beklenmedik saldırı Bu dört kişi güç bela baskından kurtulup bana sığınmış. R. H. Karay 3) Su basması, sel 4) Ansızın çıkagelme 5) sf. Sertlik, zorluk… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • basmak — e, ar 1) Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına. C. Külebi 2) Küçük çocuklar ayakta durabilmek 3) Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek Motor… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akın etmek — 1) düşman ülkesine saldırmak, baskın yapmak 2) toplu olarak gitmek, üşüşmek Top seslerini duyan halk sahile akın etmeye başlamışlardı. F. F. Tülbentçi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • BEYTÛTET — (Beyt. den) Gece kalma, geceleme. * Ayırmak, teferruk. * Gece baskın yapmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • akın — 1. is., ed. Kazak Kırgız Türklerinin saz şairlerine verdiği ad 2. is. 1) Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması Ada yı bir rençper akını doldurmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»